Son Valiler Kararnamesi ile Kırıkkale Valiliği görevinden Tunceli Valiliği’ne atanan Vali Bülent Tekbıyıkoğlu için veda yemeği düzenlendi.
MKE kapalı yüzme havunda düzenlenen veda yemeğine il protokolü, kaymakamlar, ilçe belediye başkanları, sivil toplum kuruluşu temsilcileri, şehit yakınları ve basın mensupları katıldı.
Programın açılışında konuşan Vali Tekbıyıkoğlu konuşmasında: “Jandarma Komutanımız, Garnizon komutanımız, Vekilimiz, değerli çalışma arkadaşlarım. Şimdi kelimelere nereden başlamak lazım? Filozofun bir tanesi diyor ki görerek öğrenme en güzel öğrenme metodudur. İnsan ne kadar çok gezerse de bu sayfaları o kadar hızlı çevirmiş olur. Biz de herhalde o jandarma teşkilatından sonra mülki idare teşkilatı en fazla yer gezen meslek gruplarının başında gelir. Ben on altı yaşında üniversiteyi kazanmamla beraber İstanbul'da eğitim serüvenimiz oldu. Orada birkaç özel sektörde iş yaptık, müfettişlik yaptık, banka müfettişliğim, Menkul Kıymetler Borsası'nda çalıştım. Sonra devlet hizmetinde bulunmanın benim fıtratıma daha uygun olacağına kanaat getirip Trabzon'un Tonya ilçesi, Giresun'un Yağlıdere ilçesi, Aydın'ın Bozdoğan ilçesi Bingöl'ün Kiğı ilçesi, Hatay'ın Hassa ilçesi ve Bitlis'in Ahlat ilçelerinde kaymakamlık yaptım. Her taraf gezdiğim her yerde de birçok şey öğrendim. Ben daha önce bunların hiçbir tanesine gitmemiştim. Şimdi orada da birçok dostum var. Kırıkkale'de açıkçası bazen ben söylüyorum, kenarından kırk üç tane ilin geçiş güzergahında ama kenarından geçip gittiğimiz bir il olarak akıllara geliyor. Kırıkkale aslında bundan çok daha ilerisi içerisinde birçok kültür varlığını barındıran, tabiat varlığını barındıran, kendine has güzellikleri olan, manevi büyükleri olan gezilip görülmesi gereken bir yer. Ben Kırıkkale’ye daha önce hiç girmemiştim. Ama o zamanki bana aşina olmayan yüzler, hiç tanımadığım yüzler şu an bakıyorum hepsinde birçok dostu görüyorum. Herkesin yüzünde birçok tanıdık sima görüyorum. Başım sıkıştığı zaman telefon açacağım, destek alacağın arkadaşlarımızı görüyorum. Bütün mesai arkadaşlarım, belediye başkanımız, rektör hocamız, milletvekilimiz hepsi bana dost oldular. Sağ olsunlar, var olsunlar.
Ben şunu yaptık, bunu yaptık. Şu kadar yol yaptık. Şu köprüleri yaptık, huzurevini yaptık. Hastane yaptık, şu kadar okulu hayata geçirdik demek istemiyorum. Bu bir takım işi. Bununla beraber de bir slogan da belirlemiştik. Biz iyi bir takımız diye. İşte eski başkanımız, milletvekilimiz, belediye başkanımız ve önceki milletvekilimiz şimdi bakan yardımcımız bütün arkadaşlarımız, özel idareleriyle beraber harika işler yaptık. Şantiyeleri arttırdık. Çok kalıcı işler oldu. Yaptığımız işe bir daha ardımızı dönüp de bakmayacağımız acaba ne oldu diye ve kaygılanmayacağımız işlere hep beraber yaptık. Bir başarı varsa bu bir takımın başarısıdır. Bununla beraber de mümkün olduğu kadar bir denge itibariyle vatandaşımızın dokunabildiği, ulaşabildiği bir yönetim icra etmeye çalıştık ki bu bir denge meselesidir. Yani vatandaş size dokunabilmeli. Size derdini anlat ama çok da bunun ilerisinde de başka menfi sonuçlar oluyor. Orada da kalmalı. Yani bir kılıcın hizasında gitmeli olay. Bununla beraber çok önemli işler de yaptık diğer illerden Farklı olarak. Bazı modeller geliştirdik. Yani bu çağımızın çok büyük hastalığı var. Ya biz işte uyuşturucu, madde bağımlılığı dünyanın başına bela. Ya Türk polisi Türk jandarması dünyanın en kabiliyetli kolluk örgütlerinden biri. Yani bütün Avrupa Birliği'nin yakaladığından çok daha fazla bizim polisimiz kahraman polis kahraman jandarmamız. Bunu yakalıyor. Ama mesele bu mesele değil. Dünya geometrik olarak bu sıkıntı büyüyor. Avrupa'da filan bu problem çok daha büyük. Yani her üç kişiden bir kişi bağımlı. Bu konuda ne yapabiliriz? İlk başta bir Huzur Köy tadilat aşamasındaydı. Henüz ayaktan tedavi yapılmaya çalışılıyordu ama bunların çok da arızi çözümler, çok sonuca odaklı olmadığını değerlendirip bu işi yataklı tedavi de çok hızlı yol aldık. Ve çok Türkiye'de örnek olabilecek model geliştirdik. Yani dünyada bu tedavi ortalaması yüzde altı iken yani tedaviye girip tam bağımlı birisinin kurtulma ortalaması yüzde altı iken bizdeki oran yüzde seksen civarında. Bunu hakikaten hem ekibime hem bu işin içerisinde olan herkesle gurur duyuyorum. Doğru bir iş yaptık, doğru bir model geliştirdik. Bununla beraber önleyici hizmetlerde yüzlerce çocuğumuzu ilk kullanımda veya kullanmak üzereyken aldık, kurtardık. Bunlar Türkiye'ye yaygınlaşabilecek geleceğimizi kurtarabilecek, evlatlarımızı kurtarabilecek işlerdi. Bunlar da bir model olarak Türkiye'ye sunduk. İnşallah ben de Tunceli'ye gittiğim zaman bu işi oradaki devamını, bu problemin orada çok büyük olduğunu zannetmiyorum ama muhakkak ki vardır. Bu işleri devam ettireceğiz. Bu arada da milletimizin demografik hassasiyetine burada da dikkat etmeye çalıştık. Galiba bu hassasiyetimizden dolayı da bizi Tunceli'ye gönderdiler. Sayın Valimiz bu işleri beceriyor ortada. Bu problemin üzerine çok iyi bir şekilde gider diye değerlendirmiş olabilirler. Bu arada da çok büyük bir dünya felaketini hep beraber gördük. Yani bu yirmi ayın içerisinde, yirmi bir ayın içerisinde Yaklaşık dört ayını belediye başkanımızla beraber deprem bölgesinde depremin merkez üssünde onlarla beraber üşüyerek, onlarla beraber aç kalarak, onlar neyi çekiyorsa çekerek ve devletin varlığını göstererek ve bunun maddi çıktılarında geri döndük. Tabii bunu tek başımıza yapmadık. Ekibimizle beraber yaptık. Sadece ekibimizle beraber yapmadık. Kırıkkalelilerle beraber yaptık. Bizim bulunduğumuz yeri Kırıkkale halkı çok ciddi bir şekilde sahiplendi. İnsanlık vazifemizin de millet olma gücümüzün bir göstergesidir göstermiş olduk. Neden? Çünkü bir başkasının, milletimizin bir başka bölgesindeki bir felaketi, bir acıyı hissedemiyorsak zaten millet değiliz. Yani bir güruhuz demektir. Ama Kırıkkale halkı Maraş'taki bilhassa Pazarcık'taki bu acıyı hissetti ve el yaptı. Meslek hayatımın işte ben de birçok yeri gezdim biraz önce ifade ettim. Buraya ilk vali olarak atandığım zaman isim vermeyeceğim, geçmiş valilerimizden bir tanesi aradı. Dedi ki “Allah yardımcınız olsun, çok zor bir yer”. Ben bir zorluğunu görmedim. Çok da keyifli çalıştım. Çok da rahat ettim. Meslek hayatımın en rahat yerlerinden bir tanesiydi. Bu içinizden birisi olmakla ben bu kolaylığı, bir rahatlığı hissettiğimi düşünüyorum. Çünkü memleketim Ankara. Doğduğum büyüdüğüm yer Ankara. Asıl memleketim Çorum'un Sungurlu ilçesi. İkisi de buradan kırk beş dakika. Bana bunu hissettirdiğiniz için hepinize başta yakın mesai arkadaşlarım olmak üzere bütün Kırıkkalelilere teşekkür ediyorum. Hepinizi Allah'a emanet ediyorum” dedi.
İl Protokolü, Stk Temsilcileri ve Şehit ailelerinin katıldığı programda Vali Tekbıyıkoğlu'na Kırıkkale'ye yaptığı katlılarından dolayı teşekkür ettiler.
Konuşmaların ardından Vali Yardımcıları, Kaymakamlar ve Kurum Müdürleri Vali Tekbıyıkoğlu’na çeşitli hediyeler takdim ederek, vedalaştı.
Türkiye yeni bir yağışlı havanın etkisine giriyor
Yan yatan motosikletten yola savrulan kurye yaralandı
Niğde’de 3 kişilik elektrikli araç üretiliyor